1984
1946 yılında yazılmaya başlanan kitap, 1948'de tamamlanır. Kitabın adı bu tarihin son iki rakamın yeri değiştirilerek oluşturulmuştur. George Orwell geleceği, distopik bir geleceği anlatır. Totaliter baskıcı rejimin altında, insan; sistemin otomat bir ürünüdür. Düşüncenin, dilin, geçmişin, geleceğin, şimdinin, rejimin, aşk ve cinsellik anlayışının kontrol altında tutulduğu, yok edildiği, içinde yaşayan insana seçim şansı tanımayan bir sis dünyasının resmidir 1984.
Savaş Barıştır, Özgürlük Köleliktir, Cahillik Güçtür. (Rejimin Sloganı)
Orwell’ın betimlediği 1984'te dünyada üç devlet kalmış ve Okyanusya (İngilterenin o tarihteki adı) sürekli diğer iki devletten biri ile savaş halindedir. Halk üç kısma ayrılmış durumdadır; Proleter, Parti ve İç Parti. İç Parti rejimin has dairesidir. Proleter halkın büyük bir kısmını oluşturan ve hayvandan farksız yaşayan ve hizmet için var olan insan grubudur, Parti üyeleri rejimin seçtiği sistemin işlerini yapan grubtur. Bu grup Sevgi Bakanlığı, Gerçek Bakanlığı, vb. gibi yerlerde çalışarak rejimin işlerini yaparlar. Onları işi sistematik biçimde bilginin ve verinin soy kırımı yapmaktır. Bu bakanlıklar isimlerinin zıttıyla muamele ederler. İç parti ise rejimin kendisidir. Rejimin varlığının idamesi için var olması gereken düşmanı, Goldstein, yaratan da, onun adından kardeşlik kitabını basıp, tüm kirli işlerini kaleme döken de iç partidir.
İnsan ölümüne doğru yürüyen bir robottur. Hissizleştirilmiş, duygusuzlaştırılmış, cinselliğin kendisinin değil arzusunun elinden alınmış olduğu insan, eğer buna yaşamak denebilirse yaşamaktadır. Rejim düşüncelere bile hükmeder. Düşünmek, hatta düşündüğünü yazmak bir suçtur, büyük bir suçtur. Buna düşünsuçu denir. Düşünceleri kısırlaştırmak için rejimin elinde dile hükmetmek vardır. Bunun içinde Yeni Söylem hazırlanarak dil yeniden tasarlanmakta ve dayatılmaktadır. Yeni dili kullanmadığınız için hapse girmeniz mümkündür. Eski dile (ingilizce) bağlılık bir rejim karşıtlığı göstermektir.
Tele-ekranlar aracılığı ile her eve, mekana, meydana sokağa girilmiş ve insanın her anı izlenmekte ve kayıt edilmektedir. Büyük Birader, tabi eğer öyle biri varsa, maharetli bir şekilde halkını teker teker gözetleyebilmektedir. Rejimin çok güçlü bir koruyucu kadrosu vardır. Kendi çocuklarınız bile, gece uyurken sayıkladığınız sözcüklerden dolayı sizi bildirebilirler ve kendinizi hapishanede bulabilirsiniz.
Orwell kendi zamanı için oldukça öngörülü davranmış gözüküyor. Şu an içinde yaşadığımız dünya, teknolojik gelişmeye paralel olarak, tam olarak Orwell’in anlattığı dünyadır. Sesin ve görüntünün sürekli olarak kayıt edildiği, işlendiği, insanların seçim tercihlerinin bile manipüle edilebildiği bir zamanda yaşıyoruz. Aynı müzikleri dinleyip, aynı marka kıyafetleri tercih ediyoruz. Bizi tanımaya ve anlamaya karşı çabalayan teknoloji şirketleri bunda çok da zorlanmıyor, verimizi kendilerine bile isteye kendimiz, kendi ellerimizle sunuyoruz.
Kitap sanat ve edebiyat dünyasında bir çok esere ilham kaynağı olmuş sanırım. Equilibrium filmi ve Otomatik Portakal kitabı hızlıca düşündüğümde aklıma gelen ilk ikisi.
Kitabın çok ağdalı bir edebi dili yok. Akıcı bir şekilde okunabiliyor. Can yayınlarının cep kitabı olarak bastığı halini okudum. Normalde 300 sayfalık kitap bu hali ile 600 sayfaya çıkmış olsa da, gayet keyifli bir şekilde okunabiliyor. Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Belki tekrar tekrar okunmalı.
Okuyacak olanlara tavsiyem, son kısımdaki Yeni Söylem Ek’inden ve yazarın notlarından okumaya başlanabilir.
Keyifli okumalar.